Share

Economy

Türkiye: Makroekonomik istikrar ve yapısal reformlar, üretim yapısının güçlenmesi için hayati.

 

10/07/14 -OECD Türkiye Ekonomik İnceleme Raporuna göre; Türkiye ekonomisi önümüzdeki yıllarda büyümeye devam edecek ancak, ekonominin dış kaynak ile fonlanan iç tüketime aşırı bağımlılığı halen devam etmekte.  OECD’ye göre Türkiye, enflasyon, döviz kurları ve kredi hacmini sürdürülebilir seviyelerde tutacak para politikaları ve mali politikalar ile büyümeyi tekrar dengelemeli.

İncelemede Türkiye’nin kısa vadeli makroekonomik görünümünde küresel toparlanmanın da etkisi ile iyileşme kaydedildiğine dikkat çekilirken, büyüme oranlarının önümüzdeki iki yıl içinde hızlanacağı tahminine yer verilmekte. Uzun vadeli seyir ise, yetkili makamların enflasyonla mücadelede ve kamu finansmanının itibarının korunmasındaki başarılarına, ve verimliliği arttıracak ve ekonomide rekabeti destekleyecek yapısal reformlardaki ilerlemelere bağli olacak.

Düzenleyici yapının tüm hatlarıyla iyileştirilmesi, iş dünyasının güçlü ve kapsayıcı büyümenin motoru olmaya devam etmesi için hayati. Sanayi yapılarinda bu sayede sağlanacak güçlenme; rekabetgücü, ihracat, istihdam, gelirler ve tasarrufu kuvvetlendirmek için çok destekleyici olacaktır. Bu, iç ve dış talebin yeniden dengelenmesi ve ekonominin dış denge açısından sürdürülebilir bir çizgiye çıkarılması için çok yararlı olacaktır.

İnceleme, Türkiye’nin ürün ve işgücü piyasalarındaki düzenlemeleri daha büyüme dostu kılmasını, ve düzenleyici yükümlülükleri işletmelerin ölçek ve büyüklükleri ile orantılı olmaktan çıkarmasını tavsiye ediyor.  

İstihdamın büyük kısmını oluşturan küçük firmalar düzenleyici yükümlülüklerden kurtulmanın yollarını bulabiliyor. Büyük kurumsallaşmış firmalar ise, ölçek ekonomileri sayesinde daha verimli olmayı başarmalarına rağmen, başta vergi ve sosyal güvenlik olmak üzere daha ağır mevzuat ve yasal yükümlülükler ile karşı karşıyalar. İş dünyasında ortaya çıkan bu ayırım, ortalama verimliliği düşürdüğü gibi, usule uygun çalışan ve çalışmayan kurumların çalışanları arasında  önemli sosyal farklılıklar ortaya çıkarmakta.

Düzenleyici ve vergi alanındaki reformlar, ölçek ve büyüklükleri ne olursa olsun tüm firmalar için OECD standartlarına yakınsamayı hedeflemeli. Düzenlemelerin yaptırım derecesi de daha öngörülebilir olmalı. Eğer bu sayede çalışma çağındaki nüfusun daha büyük bir kısmı daha verimli işletmelerde istihdam edilirse Türk ekonomisinin verimliliği, gelirleri ve rekabet gücü artacaktır.

İnceleme şu konuyu da vurgulamakta: İşgücü piyasasının katı kuralları iş dünyasında büyümeye engel teşkil etmekte. Geçici çalışma, istihdam büroları aracılığı ile iş bulma, evden ve uzaktan çalışma gibi farklı çalışma şekilleri üzerindeki kısıtlamaların kaldırılması kayıtlı firmalara destek sağlayacağı gibi, çalışma çağındaki nüfusun çoğunluğunu oluşturan az kalifiye çalışanların bu firmalarda iş bulmasını kolaylaştıracaktır.  Bu tür reformlar aynı zamanda kadınların kayıtlı firmalarda daha kaliteli iş bulmalarını da kolaylaştırarak işgücüne katılımlarını teşvik edecektir.

Yatırımcıların ve işletmelerin kurala dayalı bir iş ortamına güvenlerini artırmak için, Türkiyede mevzuatı çıkmış fakat henüz operasyonel hale gelmemiş olan “devlet yardımlarını takip” sistemi de uygulamaya geçirilmelidir. KOBİlere ve yapısal değişimlerden etkilenen çalışanlara verilen destek programlarının değerlendirilmesi sonucunda, en başarılı programların seçilmesi sağlanmalıdır.

Daha fazla bilgi için, basın mensuplarının OECD Basın Bölümü (+33 1 4524 9700) ile temasa geçmeleri rica olunur. 

 

Related Documents